"Ne zaman içimde büyük bir boşluk hissetsem, ne zaman galiba bu kez olmuycak lan, bala göte iyi geldik zaten bu günlere en iyisi siktir ediyim, en azından şimdilik eyyorlamam bu kadar olsun desem açarım Unutulmaz Maçlar belgeselini.
İlk izlediğim zamanı hatırlıyorum. Bir arkadaşımda vardı. Boş cd ver çekeyim sana demişti. İlk başta anlamamış salavat getir pezevenk diyerekten arkadaşıma saldırmıştım. Ben nerden bileyim ordaki çekmek kelimesinin kopyalamak anlamına geldiğini.
Sonraları kendime bir uğrak nokta haline getireceğim camında "boş cd bulunur" yazan dükkana dalıp şimdi arkadaşım bana bir belgesel verecek onun için boş cd istedi. Bi tane alabilir miyim dedim kibar bir dille. Ulan nerden biliyim ben belgesel kelimesinin porno yerine geçtiğini. Zaten ilk defa bir cd'ye dokunacağım. Heyecanla, sabırsızlıkla bekliyorum, o parıltısı, ışığa tutunca renk değiştirmesi büyük bir merak konusu bende. Dükkanda çalışan çocuk benim hayatıma renk katacak o nesneyi hazırlarken heyecanımın da yavaş yavaş dinmesiyle gözlerim etrafı görmeye başladı. Her yerde cd rafları, duvarlarda dev film afişleri. Hayatımın dönüm noktası şu an gerçekleşiyor diye düşündüm. O güne kadar video teknolojisine mağara duvarına yansıyan resimler olarak bakan ben.
Ben yine de sana iki cd vereyim belki belgesel sığmaz dedi pis pis sırıtan dükkan çalışanı. Orada olay çıkaracak halim yoktu çünkü bi an önce seyretmeliydim şu belgeseli.
Ertesi gün yan komşum eskiyen vcd playerını bana hediye etti kendisi dvd player almış onda hem cd hem de dvd oynatılabiliyormuş. Cd playerı benim televizyona bağladık taktık komşumla Unutulmaz Maçlar 1 yazan cd'yi izlemeye başladık. Yavaştan da gaza geliyoruz 1 bitti taktık Unutulmaz Maçlar 2 yazanı tüylerimiz diken diken, hepsi sonucunu bildiğimiz maçlar ama bi şeyler kıpraşıyor içimizde coştukça coşuyoruz kendimizi kaybediyoruz. Arada Mehmet Ali Birand çıkıyor, müzede kupaların içinde dolaşıyor. Şu an tam hatırlamıyorum ama sanırım daha Uefa'yı kazandığımız yıla bile gelemeden ikinci cd de bitiyor. Komşumla birbirimize bakıyoruz. Lan diyor komşum nerde Unutulmaz Maçlar 3 cd'si. Yok diyorum. Komşumun gözleri doluyor.
Ertesi gün arkadaşıma soruyorum toplamda kaç cd ediyor bu belgesel diye 4 diyor. Bir yandan iyi ki cd satan bebe beni yanlış anlayıp iki cd vermiş diye seviniyorum. Bir yandan da şimdi mi söylenir lan pezevenk, tüylerimiz havada kaldı diyerekten arkadaşıma ver ediyorum küsküyü.
Şimdi de bırakıyorum bu şimdiki zamanla anlatım işini geçiyorum geniş zamana. Çok saçma çünkü.
Demem o ki işin lütufla kimin nasıl hissettiğiyle alakası yok Akif'im. Sen yine ver selamını. Bırak olmuyorsa selamını alan lavuğa olmasın umut. Sen sırf benimle iki lafın belini kırabilmek için okulunu bırakmış, kumara başlamış, hayatı komple boşlamış bir insansın. Sen bari olmuyor mu lan acaba diye düşünme. Olmayacak şeyin peşine düşmezsin sen, bak yıllardır hayalini kurduğun şey oluyor, iki lafın belini kırıyoruz lan. Bırak kim seninle konuşurken sana büyük bir lütuf sunuyormuş gibi davranıyorsa davransın. Şüphesiz ki sen her şeyin en iyisin..."
İsmet abi dur yanlışlıkla Allah yaptın beni diye araya girdim. Birbirimize baktık. İsmet abi masadakilere baktı. Cafer abim bana baktı. Ben recep abiye baktım. Recep abi bana baktı, ismet abiye döndü. İsmet abi oturdu, rakıyı tazele dedi, konuşma boyunca içmeyip elinde tuttuğu için ısınmış. Rakıyı tazelerken abime baktım. Abim ismet abiye baktı. Recep abi bana baktı. Recep abiye baktım. O abime baktı. İsmet abi yeter dedi. Rakı bardağına baktım. İsmet abiye baktım. Ve ona dedim ki.
Haftaya efenim.
Bazılarınızı daha çok seviyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum falan yazınca güzel oluyor.