Kardaşev Ölçeği'ni bilenler bilir. Bilmeyenler için kısaca evrendeki medeniyetlerin bir şekil sınıflandırması diyebiliriz. Mesela biz şu an Tip0 oluyoruz. Tip2 medeniyetlerin yok olması imkansız falan. Kardaşev bunu Tip3'e kadar yapmış ama sonradan Carl Sagangil Tip5'e kadar çıkarmışlar. Ona da bildiğiniz 'god mode' gibisinden bir şeyler demişler.
Bu Tip5'ler gezegen mimarlığı da yapıyorlar hesapta. Diyorlar ki karbon bazlı gezegen olsun; içinde türlü moleküller olsun falan filan.
Bu müteahhitlerin gezegene isim verirkenki tartışmalarını düşünsenize:
Birisi diyo ki "earth(iyarf)" ingilizcesi biraz bozuk bi uzaylı bu. Diğerleri mırın kırın ediyor. "Ne biliyim" falan diyor. Sonra hepsi kafasına göre isimlendiriyor gezegeni. Ve fakat üst düzey bi zekaya sahip oldukları için hepsinin dediği aynı anda oluyor. Onun için de Dünya'da konuşulsun diye milyon tane dil üretmişler, her dilde birinin verdiği ismi kullanıyoruz. İçlerinden biri ölünce dünyada o dili konuşan insan bırakmıyorlar. "Zaten sik gibi dildi Latince" diyolar.
Belki adamların özene bezeme inşa ettiği mis gibi isim koyduğu gezegene biz insanlar olarak KeplerB12 diyoruz. Vitamin ismi gibi. Niye? Kepler uzay araştırmalarında büyük işler yaptı diye. Bak gezegeni o bile keşfetmemiş.
Bu biraz da şey gibi; genelde şarkıcılarda oluyor. Keşfeden kişi sahne adı veriyor. Zeki Müren olsun senin adın diyor. Gerçi Zeki Müren ismini kim verdi bilmiyorum ama iki saattir gezegen mimarı diye bi şey tutturmuşum atıp tutuyorum zaten.
Bir de kimse alınmasın, çok özür diliyorum peşin. Bu genelde ibne şarkıcılarda oluyor. Önce sikip sonra ismini değiştiriyorlar. Sen Tip5 olmuş yüce varlığın yaptığı gezegeni keşfettin diye, sikip ismini değiştirme hakkını nerden buluyorsun?
Belki o birey(deminki ibne lafının özrü mahiyetinde) gezegenini çok seviyodu. Siz KeplerB12 diyince kara deliğe attı. O da orda yaşam başlatacaktı belki. Sizin yüzünüzden soğudu gezegenden. Gitti dünyanın mimarıyla kavga etti. "Senin gezegendeki lavuklar benim gezegene KeplerB12 diyo git şunlarla konuş sikerim belanı" dedi. O da insandan çekindiği, utangaç birisi olduğu için yapamadı; gelip kimseye laf anlatmaya çalışmadı. Bir kere Musa'yla konuştu(konu nerelere geldi ya). O da kendini peygamber sandı. Hemen denizi ikiye falan yarmaya çalıştı. Mimar da "napıyo bu salak ya üff" dedi. Nefesi biraz sert olduğu için de Kızıldeniz ikiye ayrıldı.
Neyse ya. Biz filme daha tam isim koyamadık.
Bazılarınızı daha çok seviyorum. Halen.
