Kendime söz falan vermedim. Güya bir yaşam amacım varmış gibi yapayım dedim.
Buraya da çok uzun süredir yazmıyorum. Hatta sadece işim düştüğünde yazıyorum desem yeridir. Site arayüzü ne kadar değişmiş. Canını yediğim bazı harfleri göremiyorum.
Aslında bunu yazmaya karar verdiğimde aklımda bir şey yoktu. 2020 yılı boş gözükmesin istedim sadece. Şimdi de yok. Hiç olmadı ki. Kendi duygularımı anlatıyormuş gibi başlayıp ucuz numaralar çektim size. Özür de dileyecek değilim bu yüzden. Hatta ben açmış olsam da bu konu hakkında konuşmak bile istemiyorum.
Arada hakkında konuşmak istemediğim konuları açmayı seviyorum. Mesela dünkü olay hakkında konuşmak hiç istemiyorum.
Hani söylemiştim ya bir ara 21 Haziran'da huzursuz oluyorum çünkü günler çok gerek varmış gibi kısalmaya başlıyor diye. Dün de uzamaya başladı. Sanki gündüzleri uyanıkmışım gibi.
Bu sefer gerçekten çok sıkıldım.
Film yaptık bi tane. Geçtiğimiz Nisan ayında Ozan'la yazdık. Temmuz-Ağustos'ta çektik. Ben yönettim. İsmini daha koymadık ama ben 'Masallar Ülkesi' olsun istiyorum. Bütün karakterler bir şeyi bekliyor gibi geliyor. Ben şimdi burdan isim verip de spoiler olsun istemiyorum. Hepsi bir şey istiyor, olur diye bekliyor. Aslında sadece beklemiyorlar; ellerinden geleni yapıyorlar. Yolculuklar falan var böyle. Olmayacaklarını da belki biliyorlar içten içe. Belki aslında istemiyorlar da olmasını bir şeylerin. Ama bekliyorlar işte. Beklentileri hayattan. Bu beklemeyi karşılayacak bir ismi olsun istiyorum ben de filmin. 'Masallar Ülkesi' biraz beklemekle ilgili gibi geliyor bana. Film çıksın üstüne yine anlatırım bunları. Karakterlere rolecaptiondaki isimleriyle seslenebilmeyi bekliyorum.
Bazılarınızı daha çok seviyorum.