24 Eylül 2018 Pazartesi

Anketör Vazgeçmişliği


Zaman zaman yakalanıyorum bu hastalığa. Sanki İstiklal'de biçare koşturuyorum insanların peşinden. Genelde yüzüme bile bakmıyorlar.

O kadar çok yüzüme bakmamışlar ki artık cevap da beklemiyorum kimseden. 'Pardon' diye seslenip işime gücüme dönüyorum... İşim gücüm mü? Bir başkasına 'pardon' diye seslenmek. Zaten dursa da anket yapmak istemez ki bunlar. On dakika sürüyor, koskoca on dakika. On dakikada bunlar Taksim'den Galatasaray'a yürür. Şunlara baksana hepsinin işi gücü var. Benimle mi uğraşacaklar.

İşte bazı durumlarda bu anketör vazgeçmişliğimden vazgeçiyorum. Ne de olsa "vakit yeni şeyler söyleme vakti" ne de olsa "güneşin altında yaşanacak her olay yaşandı, anlatılacak tüm hikayeler anlatıldı." Hep söylerler ya hani "nereye gittiğin değil yolculuğun kendisidir önemli olan" diye. Ben bunu ilk duyduğumda en az 17 yaşındaydım. Sonra o yaşım oldu. Sonra saymayı bıraktım ki zaten hiçbir zaman doğru sayamadım.

Yaşayamadığım yaşlarım oldu benim. Hiç 23 yaşımda olmadım mesela. Hiç 25 de olmadım. Ama şu an 26'ya odakladım kendimi. Önümüzdeki birkaç yıl 26 yaşımda olacağım. Nereye gittiğimi bilmeden bir yerlere varmaya çalışacağım. Big Fish gibi Interstate 60: Episodes of the Road gibi filmleri izleyip izleyip hayatım değişti yea diye ortalıkta dolaşacağım. Ama korkarım ne bir Edward Bloom ne de bir Neal Oliver olamayacağım. Olsun. Yine de yolda olma vakti. 

Kemanı alıp kemençe gibi çalmalı belki. Şimdi tek bir masaya ihtiyacım var. Dedeler ve torunlar için tek bir masa.

Bazılarınızı daha çok seviyorum.


20 Eylül 2018 Perşembe

Gökdelenlerden Tükürdüm Dünyaya

Saat 14.00. O görmeyi çok istediğim Budapeşte sokaklarından birindeyim. Ama buraya nasıl geldim bilmiyorum.

Inception filmini hepimiz izledik. İzlemediyseniz de izleyip gelin. Filmde Paris sokaklarındaki kafede leoyla yancısı otururken her şey parçalanmaya başlar.

Leo buraya nerden geldik der. Başlangıcı hatırlıyor musun?

Buraya nerden geldiğimi hatırlamıyorum. En son koltuğun yaslanılan kısmına uzanmış belimdeki ağrının geçmesini bekliyordum. Uyuyor muyum şu anda? Başlangıcını bilmiyorsam uyuyorum elbet.

Ama yok bazı sesler hatırlıyorum. Neydi ya o sesler. Budapeşte sokaklarında bir yerdeyim. Yanımda iki tane arkadaşım var. Hayalimi gerçekleştirdim lan o zaman sonunda. Yoo nasıl olucak ki euro anasının amı gibi. Gidip duvarlardan birine dokunuyorum. Muazzam bir taş duvar olması gerekirken elime kıymık batıyor.

Doğru ya "dekor hazır mıymış" diyordu hatırladığım seslerden biri. O zaman belli ki bir stüdyodayım. İyi de nerden çıktı ki şimdi stüdyo falan? O kadar çalışıyor muyum lan ben? Çalışmaktan hayatı ıskalamışım belli başlı planlar var gözümün önünde. E hadi çekelim abi o zaman. Neyi bekliyoruz?

Yanımdaki arkadaşlarımdan sakalsız bıyıklı olan duvarlardan birini itiyor. Tahtadan duvar aşağı düşmeye başlıyor. Düşüyor. Lan nereye düşüyor bu? Gökdelenin üzerine stüdyo mu kurulur orospu çocukları. Ayrıca bu gavat niye sikti dekoru. Bi de bu şeye benzemiyor mu ya neydi o adamın adı. Hah Hakan Balamir. Hakan Balamir mi? Öyle bir şey de hatırlıyorum sanki. Ama sönmez değil. "Ben de senin bıyığını sikiyim, amına kodumun hakan balamiri bu nası tip lan. fakoya benzemişsin". Oha ne uzun cümle hatırladım. Kafa zehir ya yemin ediyorum.

Dekor mekor yok lan diyor bıyıksız sakallı olan. Rüyadasın işte. Götünden uydurup duruyosun iki saattir. Atla şurdan uyan bizim de canımızı sıkma. Lan hakkaten ha. Bu bıyıksız sakallıyla, sakalsız bıyıklının yüzlerini birlestirirsek... Rüyadan başka bir şey olamaz.

Daha fazla düşünmeden atıyorum kendimi gökdelenin tepesinden. Eee uyanmadım. Düşmenin etkisiyle uyanılmıyo muydu rüyadan. Koltuğun tepesinden düşüyorum kesin. Hadi abi.

Duyduğum sesler neydi ya? Daha vardı sanki hatırlıyorum bir şeyler. "Senin ben tipini sikiyim", "lavuğu öldürücez sonunda ya", "kendi niye atlasın", "niye atlamasın".
Amına koyum kuracağınız planın. Siz kendini öldür deseniz ben yine öldürürdüm ki... Te allahım mallar ya. Beni öldürmek için ne biçim plan yapmışlar. Seviyolar heralde beni.


Bazılarınızı daha çok seviyorum.